Türk-İslam Birliği
                        TÜRK-İSLAM BİRLİĞİ NEDEN GEREKLİDİR?

Türk-İslam Birliği, bir sevgi birliğidir. Muhabbet birliğidir, gönül birliğidir. Bu birliğin temeli, sevgi, fedakarlık, yardımseverlik, merhamet, hoşgörü, anlayış ve uzlaşıdır. Ayrıca insana saygı, sanatta, bilimde ve teknolojide en yüksek noktaya ulaşmak birliğin hedefidir. Birliğin kurulmasıyla, sadece Türk toplumları ve Müslümanlar değil, tüm dünya aydınlığa kavuşacaktır.

Birlik olmak Türk-İslam dünyasına müthiş güç kazandıracaktır. İnananların birliğini güçlü kılan imanları ve ihlaslarıdır. Gerçek dostluk ve ittifak ancak samimi iman ile kurulur. Müminler, birbirlerini araya hiçbir çıkar ya da menfaat beklentisi katmadan, halis niyetle ve sadece Allah rızası için sever, Allah rızası için dost olur ve Allah rızası için birlik olurlar. Temeli dünya üzerindeki en sağlam kaynağa, Allah sevgisine ve Allah korkusuna dayalı olan bu birliğin bozulması, dağılıp yıkılması Allah'ın dilemesi dışında hiçbir şekilde mümkün olmaz.

Türk-İslam Birliği dünyaya barış getirecektir. Türk-İslam Birliği öncelikle Müslüman ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları çözüp İslam dünyasına sulh getirecek, öte yandan dünya genelinde çatışma ve savaşı kışkırtan her türlü hareketin karşısında yer alacak, savaşı körükleyen her türlü girişime karşı engelleyici bir güç olacaktır.

Türk-İslam Birliği’nin kurulmasıyla, Amerika, Avrupa, Çin, Rusya, İsrail kısaca tüm dünya rahatlayacaktır. Terör sorunu son bulacak, hammadde kaynaklarına ulaşım garanti altına alınacak, ekonomik ve sosyal düzen korunacak, kültürel çatışma tamamen ortadan kalkacaktır. Amerika askerlerini topraklarından binlerce kilometre uzağa göndermek zorunda kalmayacak, İsrail duvarlar arkasında yaşamayacak, Avrupa Birliği ülkeleri ekonomik herhangi bir engelle karşılaşmayacak, Rusya güvenlik endişesi duymayacak, Çin hammadde sıkıntısı çekmeyecektir.

Türk-İslam Birliği’nin kurulmasıyla, Batı dünyasının savunma masrafları azalacaktır. Amerika Birleşik Devletleri, yaklaşık 400 milyar dolarlık askeri bütçesi ile silahlanma listesinin başında yer almaktadır. ABD'yi 60 milyar dolar ile Rusya, Rusya'yı da 42 milyar dolar ile Çin takip etmektedir. Türk-İslam Birliği, İslam dünyasıyla ilgili tüm çatışma ve gerilimleri ortadan kaldırarak küresel bir barış ve huzur ortamı sağlayacak, sadece Müslüman ülkelerde değil dünyanın diğer pek çok ülkesinde de savunma giderlerinin azaltılmasını sağlayacaktır. Böylece silah teknolojisine yapılan yatırım, silahların geliştirilmesine harcanan para, rahatlıkla eğitim, tıp, bilim, kültür gibi alanlara kaydırılacaktır.

Türk-İslam Birliği'nde fikir ve ifade özgürlüğü vardır. Türk-İslam Birliği her düşünceden ve inançtan insanın hiçbir baskı ve zor ortamı olmadan fikirlerini rahatlıkla ifade edebileceği, bu insanların haklarının her yönüyle korunacağı, herkesin düşüncesinin hoşgörü ile karşılanacağı bir birlik olacaktır. Türk-İslam Birliği'nin öncülüğünde Müslüman toplumlar, insanların birbirlerinin görüşlerine saygı gösterdikleri, eşitlik, adalet ve hürriyetin egemen olduğu, zulüm ve haksızlığın tamamen ortadan kaldırıldığı toplumlar olacaktır. Ve İslam dünyası sadece Müslümanlar’ın huzurunu ve güvenliğini sağlamakla kalmayacak, dünyada kültür ve uygarlığın da önderi konumuna gelecektir.

Türk-İslam Birliği ticareti canlandıracak, ekonomiyi güçlendirecektir. Ekonomide, siyasi alanda ve kültürel sahada Müslüman ülkeler arasında gerçekleştirilecek bir bütünlük, geri kalmış olanların hızla ilerlemesine, gerekli imkana ve alt yapıya sahip olanların bunları en verimli şekilde kullanabilmelerine olanak tanıyacaktır. Ekonomik büyüme, bilim ve teknolojiye yapılacak yatırımları artıracaktır. Ekonominin gelişimi ile birlikte eğitim seviyesinde de doğal bir yükselme olacak, toplum çok yönlü gelişecektir.

Türk-İslam Birliği, Müslüman alemini kalkındıracaktır. Oluşturulacak İslam ortak pazarı sayesinde, bir ülkede üretilen ürünler, gümrük, kota gibi sınırsal engellere takılmadan bir diğer ülkede kolaylıkla pazarlanabilecektir. Ticaret alanı genişleyecek, tüm Müslüman ülkelerin pazar payı artacak, ihracat gelişecek, bu, Müslüman ülkelerdeki sanayileşme sürecini hızlandıracak, ekonomide sağlanacak kalkınma ile teknolojide de gelişme yaşanacaktır.

Ekonomisi güçlü bir Türk-İslam alemi Batı dünyası ve diğer toplumlar için de önemli bir refah kaynağı olacaktır. Bu toplumlar karşılarında güven içinde, tedirginlik duymadan iş birliği yapabilecekleri, ticari faaliyet içinde olabilecekleri bir güç bulacaklardır. Ayrıca Batılı kurum ve kuruluşların sürekli olarak bu bölgelerin kalkınması için aktardıkları fonlara da gerek kalmayacak, bu fonlar dünya ekonomisinin güçlenmesi için kullanılacaktır.

Türk-İslam Birliği'nin tesis edilmesiyle enerji kaynakları güvence altına alınacaktır. Türk-İslam Birliği'yle zengin yer altı kaynaklarının bulunduğu bölgelere istikrar ve barış hakim olacak, buralarda demokratik sistem en düzgün şekilde işleyecektir. Böylece bu kaynakların en verimli şekilde kullanılmasında ve kaynakların değerlendirilmesinde İslam ülkelerinin olduğu kadar diğer toplumların da hiçbir zarar görmeyeceği bir model oluşacaktır. Bu da, başta petrol üretimi ve fiyatları olmak üzere dünya ekonomik dengeleri açısından son derece önemli olan hususlarda, istikrarlı ve dengeli bir siyaset izlenmesini sağlayacaktır.

Türk-İslam Birliği sanatı ve estetiği teşvik edecek, ihtişamlı bir medeniyet inşa edecektir. Huzur ve güvenliğin sağlandığı, ekonomik sıkıntıların ortadan kaldırıldığı Türk-İslam dünyasında, eğitim, bilim ve kültüre ayrılan bütçe genişletilecek ve büyük bir kültürel atılım yaşanacaktır. Dostluk ve kardeşliğin yerleşmesi, bireylerin düşünmeye ve araştırmaya daha çok vakit ayırabilmelerine, bunu yaparken daha hür fikirli ve ileri görüşlü olabilmelerine zemin hazırlayacaktır. Kargaşa, yokluk ve sıkıntının giderildiği ortamlar yeni fikirlerin geliştirildiği, yeni ürünlerin ortaya çıkarıldığı, faydalı buluşların yapıldığı ve sürekli ilerlemenin yaşandığı ortamlardır. Müslüman dünyası da Türk-İslam Birliği'ni kurarak, bu ortamı meydana getirecektir.